1 Aralık 2008 Pazartesi



Maçtan önceki yorumumda beraberliği düşündüğümü ve galibiyet için Beşiktaş'ı şanslı gördüğümü yazmıştım. Fenerbahçe'nin kazanmak için tek şansının Rüştü olduğunu da ifade etmiştim. Maç başladı ve sağolsun Rüştü beni yanıltmadı. Bir korner atışında her zamanki gibi kontrolsüz boşa çıkış ve gol. Bizde oynarken de çok yaşamıştık bu posizyonları, hatta bu sene Avrupa Şampiyonasında oynadığımız Hırvatistan maçında da.


Gecenin maça damga vuran adamı ise Mustafa Denizli idi. Takımını klasik bir 4-4-1-1 düzeni ile sahaya sürmüştü. Böylece orta sahada mücadele edecek, kanatları kapatacak bir oyun stratejisi olacaktı. Kanatların iki yanında Ekrem ve Serdar Özkan'ı tercih etmişti. Ekrem konusunda çok yanılmadığını açıkça söyleyebilirim ama Serdar tamamen felaket idi. Oysa kanatların birinde Holoskoyu oynatsa o kanattaki Fenerbahçeli savunmanın orta sahayı geçmesini bile engellerdi. Çünkü Holosko hızıyla FB savunmasını yıpratacak tek adamdı. Bu işi tamamıyla Nobreye bırakmak, kendi takımının hücum gücünu etkisiz kılmaya neden oldu.


Fenerbahçe'de ise hucümcu bir 11 çıktı sahaya. Sakat sakat oynayan Alex'in etkisiz olduğu maçta bile çok posizyon bulduk. Bundaki en büyük etken kanat oyuncuların kusursuz oyunlarıydı. Ama sahada biri var ki, ona ayrı bir paragraf açmak lazım esasında. "Selçuk Şahin" geldiğinden beri en başarılı performansını sergiliyor. Umarım hep böyle devam eder.


Sonuçta kutsal topraklarda bir derbi daha kazanıldı. Son 15 derbinin 12 sini kazanan bir takımımız var. Haşmet Babaoğlu'nun "4 büyük kavramı yerini tek büyüğe bırakıyor"söylemi çok da anlamsız kalmıyor bu tabloya bakıldığında.

Hiç yorum yok: