30 Kasım 2008 Pazar

Birazda tarih


Türkiye'nin en nufüslu ve kültürel açıdan en önemli şehridir, İstanbul. Dünyanın en eski şehirlerinden birisidir. Tarihler boyunca Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmıştır. İstanbul, batıda Avrupa yakası ve doğuda Asya yakası olmak üzere iki kıta üzerinde kurulu büyük bir şehirdir.


Oldukça köklü bir yerleşim yeri olan İstanbul'un hemen hemen her köşesi tarihi ve turistlik eserlerle doludur. İstanbul’daki en eski tarihî eserler; Bizans devrinde Hipodrom adı verilen Sultanahmet Meydanında bulunmaktadır. Günümüze çok az kalıntıları kalan Bizans devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmiştir. Bunlardan bir tanesi de "Dikilitaş" tır.


Dikilitaş’ın yaşı 3735, yani 2700 yıllık İstanbul’dan bile daha eski bir yapıdır. MÖ 1736 yılında Mısır firavunlarından Tutmois tarafından yapılan Dikilitaş’ı, Mısır’ı fetheden Roma imparatoru Büyük Teodosyus, gemilere yükleyerek İstanbul’a, bugünkü yerine getirdiği belirtilmektedir.
Dünyadaki en büyük 5 dikilitaştan birini görmeden İstanbul'dan ayrılmayın. Beşiktaş maçı sonrası yeteri kadar manidar olmuştur umarım....

28 Kasım 2008 Cuma

5-6 Nisan 2008






Tarih 5 Nisan 2008.


Maç:Fenerbahçe-Kayserispor


Maçın Hakemi:Hakan Sivriservi


Maçın hakeminin ağır sayılabilecek penaltı kararı ile FB, beraberliği yakalamış ve uzatma dakikalarında bulduğu golle de maçı 2-1 kazanmıştı. Maçtan sonra maçın hakemi oldukça eleştirildi. Genellikle de eleştiriler; penaltı posizyonu ve maç içersinde hakemin takdir haklarını FB lehine kullandığı yönündeydi.


O maçtan sonra bir daha görev alamadı. Doğal olarak ortaya tekrar "temizlikçiler" çıktı. El değmemiş, beyaz sayfalar açmak istiyorlarmış hep bir elden.


Bir gün sonra;

Tarih:6 Nisan 2008

Maç:Gençlerbirliği-Galatasaray

Maçın Hakemi:Kuddusi Müftüoğlu



İlk yarının son dakikasında Erhan ile Sabri'nin Galatasaray ceza sahası içindeki mücadelesinde Erhan yerde kaldı. Kırmızı-siyahlı oyuncular bu pozisyon sonrasında penaltı bekledi, Kuddusi Müftüoğlu devam kararı verdi. Dakika 82, orta sahanın gerisinde olan bir karşı karşıya pozisyonda da ofsayt bayrağı kaldırdı, yan hakem. Maçın sonucunda gs Lincoln'ün son dakika golü ile kazandı.
Bu maçtan sonra başarılı hakemimiz, 5 Turkcell super lig, 4 Bank Asya ligi ve 1 Fortis Türkiye Kupasında düdük çaldı.
Bu hikayeyi neden yazdım?
Son zamanlarda bazı gazetelerde hortalayan "Fenerasyon" terimleri için. İşin garibi, 1 gün önce başka takımın maçının hakemini yerden yere vuran adam, bir gün sonraki kendi takımın maçı ile ilgili yorum bile yapmamış.
İspatı:Sabah Arşiv'de mevcut.

27 Kasım 2008 Perşembe

Derbi Haftası


Bir derbi haftası daha. İki ezeli rakip Kadıköy'de karşılacaklar. Fenerbahçe için sezona devem ya da tamam deme maçı. Beşiktaş için ise, durum o kadar vahim değil. Onların amaçları da üstlerindeki Trabzonsporu yaklama şansını kullanma.


İki takım arasındaki maçlara baktığımızda esasında iç saha-dış saha avantajı diye bir olgunun olmadığını görüyoruz. Diğer derbilerin aksine, bu iki takım genellikle kendi aralarında deplasmanlarda oynadıkları maçlarda daha başarılı bir performans sergiliyorlar.

Mustafa Denizli'nin klasik derbi anlayışına göre sahaya süreceği takımda, bir as oyuncusunun olmayacağını düşünüyorum. Bu isim Delgado olmaya yakın duruyor. Çünkü Mustafa Denizli, oyuna sonradan müdahele etmek ve etkili değişikler yapmak adına zorluk derecesi yüksek maçlarda bu uygulamaya sık sık başvurur. Gerçi Tello'nun oynayamayacak olması onun bu hamleyi yapmasını engelleyebilir ama.. Aragones'in ise böyle bir sıkıntısı yok, çünkü elindeki oyuncu kadrosu içersinde kaliteli olanların sayısı ilk 11'i doldurmuyor bile. Bir tek Semih'in durumu var, onun adına dezavantaj sayılabilecek.


Form durumlarına göre, Beşiktaş'ın kazanmaya daha yakın olduğu bu maçta, FB tarafarlarının tek güvencesi Rüştü'nün yan toplardaki ve uzaktan şutlardaki zaafları. İddaa oynayacaklar için tipk bir beraberlik maçı gibi gözüküyor. Golsüz bir beraberlik ihtimali en kuvvetli olan sonuç, bana göre. Ama çifte şansı değerlendirmek isteyenler için 2.5 altı Beşiktaş galibiyeti de deneyebilirler.

Geniş Mideli Taraftar


Bu sezon en çok konuşulan transferlerinden biri Emre. Sadece futbol hayatı ile değil, özel hayatı ile de sık sık gündeme geldi. Uzun süren Avrupa macerasından sonra Türkiye'ye dönemye karar verdi, bu sezon başında. Herkesin beklediğinin aksine "O" Fenerbahçe'yi tercih etti.

Emre'nin bu tercihi boğazın diğer yakasındaki ezeli rakip için üzüntü verici olmasına rağmen FB taraftarın hepsini mutlu etmedi. Emre ile ilgili en önemli eleştiriler, sürekli bir sakatlık durumunun olması ve özel hayatı ile ilgiliydi.
Emre Avrupa macerasına atıldığı yıldan, bu zamana kadar geçen sürede sürekli bir istikrar yaklayamadı. Ligin 12 haftasına şöyle bir baktığımızda bu durumda herhangi bir farklılık görülmüyor.
Ama onun istenmemesinin sebebi daha da başka. 2001 yılındaki Galatasaray-Gençlerbirliği maçında aleyhine çıkan bir karardan sonra yan hakeme "lan a..a k.duğumun fenerlisi" dediğini hatırlayanlar, bu transferi sindiremez. Sindirmek için oldukça geniş bir mide gerekir...

Pembe Kazaklı



Kimdir bu pembe kazaklı? Bu şahıs, Türkiye'de az kişide olan isminin acısını çıkartmak bahanesiyle olsa gerek hemen hemen her alanda yorumlar yaparak gündemde kalmayı başarabilen bir canlı. Yaptığı yorumların doğruluğunun yada en azından doğruluk payının olup olmamasının onun için pek bir anlamı yok. Amaç kafasında oluşturduğu planlar doğrultusunda hedefe ulaşmak. Bunun içinde her türlü çirkinliği yapabilecek bir kişi.

Her sene futbol hakkındaki yorumlarına kişişel çıkarlarına döken bu şahıs, hakem hatalarının Fenerbahçe'ye yaradığını ifade etmiş bugün çıkan yazısında. Oysa daha iki hafta önce fark atacağını düşündüğü takımının, kutsal topraklarda yok olmasını izlemiş ve hala bunu sindirememiş olmanın rahatsızlığı içinde kendisi. Hatta bununla da kalmayıp, maçtan sonraki konuşmalarında böyle birşey söylemediğine yemin edebilecek kadar tutarlı bir insan.
Programında tuttuğu takımın maçlarına dair yorum yapmak yerine her fırsatta lafı Fenerbahçe'ye getirmeyi başarabilmesiyle de ünlü. Kocaeli deplasmanında Nondanın faulü ile gelen beraberlik golüne, Baros'un üst üstte biri ofsayt, diğeri faul olan iki gol olan posizyonlara ve Lincoln'ün hakem aldatmacılarına karşın daha bir tek sarı kart görmemesine ses çıkarmaz aynı zamanda.
Hakem camiasının korunmasını savunur ama asla Hagi'nin Türkiye'de oynadığı yıllarda davranışlarını eleştiren bir yazısı yoktur. Kezman transferini eleştirir ama asla gs basket takımındaki guroviç'in kollarına neden bant taktığını görmek istemez.
Ne diyeyim, kompleks böyle bir şey işte.

Transfer Sezonu Geliyor....




Her taraftarın en çok beklediği haberdir transfer. Kimler gelecek, kimler gidecek şeklinde bir merak içinde geçer zaman. Kaliteli basın organlarımız sayesinde de bu merak yerini kimi zaman hayallere kimi zamanda fantezilere bırakır.

İki zaman vardır, transfer yapmak için. Yaz dönemi kapsayan sezon sonu transfer dönemi 1 Haziran ile başlar, Eylül başına kadar devam eder. Bir de ara transfer dönemi vardır ki takımlara ufak tefek eksikliklerini gidermek için devra arasında tanınan bir süreçtir.

Önümüzde bir ara transfer dönemi var. Kötü bir ilk devrenin ardından herkesin gözü Fenerbahçe'de. Şimdiden basında haberler çıkmaya başladı. Bir taraftan Nuri Şahin, diğer taraftan Mevlüt isimleri dolaşıyor gazete sayfalarında. Yönetim ise sessizliğini koruyor. Tipik davranışları olan yalanlama haberlerine bile pek tenezzül bile etmiyorlar şu sıralar.

Kaldı ki oldukça sıkıntılı günler bekliyor, bu transfer sezonunda Fenerbahçe'yi. Takımı düzeltmek adına yönetimin yüklü bir bütçe ayırması gerekiyor. Kaldı ki tarihinde devre arasında alınıpta faydalı olabilen Nobre dışında bir oyuncu da yok.

Ne diyelim, Josicoyu dünya starı olarak bizlere sunanlar, inşallah göz boyama işlemlerine deavm etmezler.

"Ne olacak bu Fener'in hali" başlıyor.


Fenerbahçe 2008-2009 sezonuna kötü başladı. Kötü de gidiyor. Ligde deplasmanlarda alınan mağlubiyetler, şampiyonlar ligindeki maçlarda ortaya konan başarısız performanslar herkesi üzüyor. Şu zamana kadar olan tabloya baktığımızda klasikleşen bir gs galibiyeti dışında elle tutulur bir skor yada oyun yok. Olacağa da benzemiyor. Eskilerden gelen bir söylem tekrar duyulmaya başlanıyor, Kadıköy topraklarında:"Ne olacak bu Fener'in hali"

Sorunun temeline inmek için ise sadece bu seneyi değil, son 3 seneyi incelemek gerekiyor. Sorun Daum'un gidişinden beri var esasında. Bu bilinçsiz transfer politikası neticesinde bu takım bu hale geldi. Appiah'ı sadece kendisinin tanıdığını sanan bir başkanın kişisel kaprislerinin yol açtığı bir durum bu. Futbol gün geçtikçe zorlaşıyor gibi geliyor gözüme bu sene. Ne yaparız nasıl çıkarız diyorum bu durumdan ama aklım almıyor. Sonuçta geçen seneki takım üzerine 100 milyon euro harcanmış fakat takım yarı yarıya güç kaybetmiş durumda. Bu kötülüğü bize rakiplerimiz yapmazdı.