4 Aralık 2008 Perşembe

Dünya Kulübü Fenerbahce


Başkan ilk geldiği zamandan beri kullandığı bu tanımlamayı. Şu anda düşündüğümde bazen yanlış mı anladık demeye başladım kendi kendime.
Fenerbahçe Spor Kulubü, sadece futbol şubesinden ibaret değildir. Bokstan, atletizme; yüzmeden, voleybola kadar birçok branşta Türk sporuna hizmet vermektedir. Tüm bu dallar içersinde futbol öne çıkmaktadır. Doğal olarak futbolda alınan bir başarısızlık, o seneye mutlulukla bakmamızı engellemektedir. İşte böyle durumlarda, başkan "Fenerbahçe futbol kulübü değil, bir spor kulubüdür. Artık biz bir dünya kulubüyüz" diyor. İşte benim onunla anlaşamadığım nokta bu.
Futbolda şampiyon olmak ile boksta şampiyon olmak bir mi? Yada Milan amatör branşlara yatırım yapmıyor diye, bizden daha mı düşük bir takım; tüm dünya tekelinde. İşin gerçeği ben bu şekilde bir zihniyetin doğruluğuna inanmıyorum. O yüzden bana bu tip söylemler, başarısızlığın üzerine örtmek amaçı ile kullanılıyor gibi geliyor.
Dünyanın en büyük kulubü manu mu real mi diye sorulursa tüm dünya üzerinde ikamet edenlere, bir kişi de çıkıp şu takımda bir çocuk var. Engelli koşuda son 10 senedir, arkasındakilere toz yutturdu. O sebep ile bu kulüp daha büyük diyen, olur mu acaba?
Amatör branşlarda alınan şampiyonluklarla övünüyoruz. Tamam hakkımız bir yatırım yapıyoruz, karşılığını alalım. Fakat amatör branşlarda amaç başarıdan önce sporcu yetiştirmek olmalı. Bu da ülkemizin olimpiyatlarda madalya ile dönmesini sağlamalı. Bu sebep ile kulüpler amatör branşların vergi dışı kalmasını istiyor. Ama biz (en çok eleştirildiğimiz nokta) yurtdışından getirdiğimiz oyuncuları Türk yapıp devam ediyoruz. İşte bu durum dünya kulübü anlayışı ile bağdaşmıyor. Bu düşünceyi kabul edemiyorum tümüyle.
İnandığım "dünya kulübü" anlayışına gelince; bu kulübün herşeyi kim ne derse desin futboldur. Futbolda başarılı isen o sene mazine altın harflerle yazılr. Diğer branşlarda alacağın başarılar sadece kreması olur işin. O yüzden amatör branşlarda alacağın başarılar, asla futbolun önüne geçemez yada onunla bir tutulamaz. Futbolda başarı ise, günümüzde takımların mali güçlerinin artması ile artık para ile sağlanamamaktadır. Ancak sürekli başarılar istikrar ile gelmektedir. Bu istikrar sadece teknik direktör anlamında değil, yönetim, kadro, taraftar hatta altyapı anlamında da istikrar ile gelebilmektedir. Tüm bunların halolması içinde en büyük görev yönetime düşmektedir. Yöneticiler ne yaptığını bilen, amatör ruhla çalışma şevklerini profesyonel görüşleri ile birleştirmelidirler. Kişisel egolarını kulüp menfaatlerinin önüne taşımamalıdırlar. Sonuçta kulüp dediğimiz, önemli bir para girdisi olan show işine yönelik büyük bir şirket. Bir şirkette de, tüm işlerin sorumluluğu bir kişide olamaz. İşler paylaşılır, sorumluluklar bölüşülür; denetçi de başkan olur.
Tüm bunların olduğu bir kulüp müdür? şimdi Fenerbahçe....Bu soruyu sorduğumuzda verilecek bize tek cevap, "bu sene takım o kadar kötü gitmesine rağmen biz teknik direktörümüzü kovmadık. Hep istikrar dedik. İşe bu anlayış bizi dünya kulübü yapar" olacaktır. Oysa biz onlara seçimlerin doğru düzgün olmasını sağlamanın bir istikrar gerektiğini anlatamyacağız.Yada belki de en önemlisi, sana hizmet vermiş bir teknik direktör eşyalarını toplamak için yardım istediğine, başkan çıkıpta kimse yardım etmeyecek diyorsa o kulüpte iş bölümünden bahsetmek yada çağdaş bir anlayıştan bahsetmek zannedersem ayıp olur.

Hiç yorum yok: